Tozlu Sayfalar
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Tozlu Sayfalar

Fantastik Edebiyat'a Açılan Sayfalar
 
AnasayfaHan GirişiLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mitolojik Öyküler

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePerş. Haz. 14, 2012 9:36 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

APHRODITE VE ADONIS
Suriye kralı Theias’ın Myrra ya da Smyrna adında bir kızı vardı. Aphrodite’in öfkesi, onda babasıyla ensest ilişki yapmak isteğini uyandırdı.
Smyrna, dadısı Hippolyte’nin yardımıyla Theias’ı kandırmayı başardı ve on iki gece boyunca onunla birleşti. Ama, on ikinci gece Theias kızının oyununu fark etti ve bıçağını alarak, onu öldürmek için peşine düştü.
Myrrha (myrra), bu tehlike karşısında tanrılara sığındı. tanrılar da, onu ağaca dönüştürdüler. On ay sonra ağacın kabuğu kabardı, çatladı ve içinden bir çocuk çıktı. Çocuğa Adonis adını verdiler.
Çocuğun güzelliğinden etkilenen Aphrodite, onu aldı ve yetiştirmesi için gizlice Persephone’ye emanet etti. Ama, Persephone de çocuğu görünce aşık oldu ve onun Aphrodite’ye geri vermek istemedi. İki tanrıça arasındaki bu kavgada Zeus hakemlik yaptı.
Bazı araştırmacılarsa, Zeus adına Mousa (Musa) Kalliope’nin hakemlik ettiğini söylerler. Sonunda, Adonis’in, yılın dört ayını Aphrodite’yle, dört ayını Persephone‘yle, diğer dört ayını da istediği yerde geçirmesine karar verildi. Ama Adonis her zaman yılın üçte ikisini Aphrodite’yle, üçte birini de Persephone’yle geçirdi.
Daha sonraları, Artemis‘in öfkesi (neden ileri geldiği tam olarak bilinmiyor) Adonis’in başına bir yabandomuzunu musallat etti ve bir av sırasında yabandomuzu Adonis’i öldüresiye yaraladı. Bir ağaçtan doğarak yılın üçte birini yer altında geçiren ve geriye kalan zamanda da aşk ve ilkbahar tanrıçasıyla birleşmek için gün ışığına çıkan bu çocuğun kişiliğinde, bitkilerin boy veriş sırrını sembolik bir tarzda dile getiren bir mitosun bu ilk kabataslak şekli, daha sonraları başka unsurlarla süslenip tamamlanmış bir halde Aphrodite’nin lanetinin hangi nedene dayandığı konusunda açık bilgiler verilmiştir. Buna göre: Kinyras’ın (Theia yerine) karısı ve Smyrna’nın annesi olan Kenkhreis, kızının Aphrodite’den daha güzel olduğunu iddia ederek tanrıçayı incitmiş ve tanrıça da bu hatayı cezalandırmak için Smyrna’da, ağır bir suç olan bu aşkı uyandırmıştı. Smyrna, tutkusunun ensest nitelikte olduğunu farkedince, önce kendini asmak ister, ama bu sırada dadısı çıkagelerek ona, tutkusunu tatmin etmesini öğütler. Ensest gerçekleşince, genç kadın utancından ormana gizlenir; burada, Aphrodite kurbanına acıyarak onu ağaca dönüştürür. Ve Smyrrna’nın babası, ağacın kabuğunu kılıcıyla yararak küçük Adonis’i gün ışığına çıkarır.
Ya da, bir yabandomuzu (genç adamın ölüm şeklini önceden haber verircesine) keskin dişleriyle ağacın kabuğunu yararak bebeğin ağaçtan çıkmasını sağlar. Hellenistik şairler, Adonis’i, Nymphalar tarafindan büyütülmüş ve kırda, ormanda sürüleri güder ya da avlanır biçimde tasvir etmişlerdir. Onun ölümüne yol açan felakete gelince, buna Artemis’in değil, Aphrodite’nin aşığı Ares’in kıskançlığının, ya da Apollon’un Aphrodite’den öç alma isteğinin yol açtığı ileri sürülür (çünkü Aphrodite, yıkanırken kendisini çıplak bir halde gören Apollon’un oğlu Erymanthos’u kör etmişti). Adonis miti, kah İdalion tepesinde, kah Lübnan’da geçer. Byblos’tan, Adonis adlı bir ırmak geçmekteydi ve bu ırmak her yıl Adonis’in ölüm yıldönümünün anıldığı günde kızıla boyanmaktaydı. Birçok çiçek miti de Adonis hikayesine bağlanmaktadır; yalnızca kokulu reçinenin (Myrra’nın gözyaşları) mitsel orijini değil, gülünki de ona bağlanıyordu: başlangıçta gülün rengi beyazdı; ama, Aphrodite yaralı arkadaşnın peşinden koşarken ayağına bir diken battı ve kanı, kendisine adanmış olan bu çiçeği kırmızıya boyadı. Dağ lalelerinin de, yaralanan Adonis’in kanından meydana geldiğine inanılıyordu. İdil şairi Bion, tanrıçanın, Adonis’in akan kanı kadar gözyaşı döktüğünü ve her damla gözyaşından bir gülün, her damla kandan bir dağlalesinin oluştuğunu anlatır. Aphrodite, arkadaşının şerefine bir anma günü ihdas etti; bu günü, Suriyeli kadınlar her yıl ilkbaharda kutluyorlardı. Vazolara, sandıklara vs. tohumlar ekilerek, çabuk bitmesi için sıcak suyla sulanıyordu. Bunlara ‘Adonis’in bahçeleri’ adı veriliyordu. Bu şekilde zorlanan bitkiler toprağın üstüne çıktıktan az zaman sonra ölüyor ve böylece Adonis’in kaderini simgelemiş oluyorlardı. Öte yandan, kadınlar da, Aphrodite’nin sevgilisi olan genç adamın kaderi üzerine ayin yaparak ağıtlar yakıyorlardı. Bu mitin İbrani asıllı olduğu söylenmektedir. tanrının adı İbranice ‘efendi’ anlamına gelen kelimeden türemedir. Adonis kültü, Hellen döneminde Akdeniz dünyasına yayıldı. Adonis mitolojisine ait figürlere Etrüsk aynalarında da rastlanır. Eski Sami kavimlerinin inançlarında bitki ve yeniden doğuş tanrısının adı da Adonistir. ‘Sahip’, ‘efendi’, ‘rabb’ anlamlarına gelmektedir. Dumuzi, Tammuz, Attis kültlerine yakınlık göstermekle beraber ayrıntıları vardır, farklılık gösterir. Kültün menşei Suriye sahilindeki Nega (byblus) dır. Bu bölgedeki orman tanrısı Hay-tau’nun yerine geçti. Ayrıca Ugarit bölgesindeki bitki ve hasat tanrıları Mot ve Aleyin’in rollerini aldı. Mısır ile özdeşleştirildi; Mısır’ın hasat sonrası ölümü bir bakıma tanrının ölümü olarak düşünülürdü.


Başka bir anlatım
Kış ve bahar ile bağlantılıdır
Kıbrıs veya suriye kralı Kinyrasın kızı Smyrna veya Mryhadır. Bu kız Apollonun lanetine uğramıştır ve kız babasına aşık olmuştur. Geceleri karanlıkta babasının yanına gidip onunla birlikte oluyormuş. Bir sabah uyuya kaldığı için babası fark etmiş ve onu öldürmeye çalışmıştır. Fakat diğer Tanrılar ona acıyıp onu mersin ağacına çevirmişler. Kız bu sırada babasından hamileymiş ağacın kabukları dökülmüş ve çocuk doğmuş adı Adonis olmuştur.
2 tanrıça Adonise bakmak istemişler ( Aphrodite ve Persephone )
Tanrılar Adonisin 3 ay Aphroditele 3 ayda Persephoneyle kalmasına karar vermişler diğer aylarda nerde isterse orda kalıcakmış
Adonis büyüdüğünde Aphroditenin yanında kalmaya karar vermiş. Çokta yakışıklı olmuştur. Hem Persephone hem de aphrodite Adonise aşık olmuş. En tutkulu aşk Aphrodite tarafındandır. Bunu Ares kıskanmıştır (kimi kaynaklarda Artemisinde kıskandığı söylenir) Aphrodite ve Adonis çayırda gezerken Ares yada Artemis üzerlerine bir yaban domuzu göndermiş domuz Adonisi öldürmüş Adonisin öldüğü yerden Manisa laleleri çıkar aphrodite de onu kurtarmaya çalışırken ayağına güllerin dikeni batıyor ve beyaz güller kandan kırmızı oluyor ve kırmızı gül bu yüzden aşkın sembolüdür.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePerş. Haz. 14, 2012 9:39 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

ARTEMIS VE BÜYÜK AŞKI ORION

Artemis günün birinde uzun boylu iri yapılı fakat çok yakışıklı bir avcı olan Orion'u görerek ona aşık oldu. Öyle ki bir zamanlar kendi kendine aldığı evlenmeme kararını bile unutup bu yakışıklı avcı ile evlenmek istedi. Fakat Apollon kız kardeşinin bu dev cüsseli mahlukla evlenmesini uygun bulmuyordu. Kız kardeşini vazgeçirmek için çok uğraştı ancak Artemis onu dinlemedi. Kardeşinin Orion'a duyduğu sevginin ne kadar büyük olduğunu görünce de bunu kıskanmaya başladı. Ne söylerse söylesin kardeşi Artemis'i vazgeçiremeyeceğini anlayınca hileye başvurarak Orion'u ortadan kaldırmaya karar verdi.

Bir gün Orion denize girmiş yüzüyordu. Kıyıdan o kadar uzaklaşmıştı ki, başı kara küçük bir nokta gibi görünüyordu. Apollon kız kardeşini yanına çağırdı, uzaktan görünen kara noktayı ona göstererek "Oraya kadar okunu gönderebilir misin" dedi. Artemis heyecanla yayını hazırlarken o kara noktanın sevdiği erkeğin kafası olabileceğinin nerden bilecekti ki. Yayını çekti ve ok fırladı. Çok iyi nişancı olan Artemis'in oku tam hedefi vurmuştu ve Artemis bilmeden sevdiği erkeği başından vurmuştu. Bu ölüm onu çok üzdü günlerce bulutların ardına gizlendi gök yüzünde dolaşmaz geceleri yeryüzünü aydınlatmaz oldu. Sonunda bir gün babasının yanına giderek ondan Orion'u bir takım yıldız olarak gök yüzüne çıkarmasını istedi. Zeus ta kızının bu arzusunu yerine getirdi.


Farklı bir anlatım
Mitolojiye göre Orion, deniz tanrısı Poseidon ve Girit kralı Minos’un kızı Euryale’nin oğludur. Orion oldukça iri cüsseli, dev sayılabilecek bir yapıya sahiptir ve çok güzel bir yüzü vardır. Babası Poseidon Orion’a deniz üzerinde yürüyebilme becerisi vermiştir. Gökyüzünde Orion, bir elinde kırılmaz bir sopa, diğer elinde ise bir aslan derisi taşıyor olarak tasvir edilir. Orion’un başı kadınlarla çok derde girmiştir. Kral Oinopion’un (Şarap içici demek olan Oinopion, Dionysos ile Ariane’nin oğludur ve Sakız adası kralıdır. Adalılara kırmızı şarap yapmayı öğretmiştir) kızı Merope’ye kur yapmış, başarılı olamamıştır.

Ertesi gün fazla içki içerek sarhoş olmuş, bir hata yaparak Merope’ye saldırmaya kalkışmıştır. Bunun sonucunda Kral Oinopion, Orion’un gözlerini kör etmiştir. Daha sonra Orion, demir tanrısı Hephaistos’un çekiç seslerini dinleyerek ona ulaşmış ve ondan yardım istemiştir. Hephaistos ona dünyanın doğusuna gitmesini ve doğan güneşin iyileştirici ışınları yüzüne vurunca gözlerinin yeniden göreceğini söyler. Orion doğuya Lemnos adasına gider ve tekrar görme yeteneğini kazanır.

Mitolojiye göre Orion, bir akrep tarafından topuğundan sokularak öldürülmüştür. Burada akrep, Scorpio (Akrep) takımyıldızı olarak bilinir. Bazı öykülere göre akrep Yer tanrısı Gaia tarafından, bazılarında ise av ve Ay tanrıçası Artemis tarafından, yeryüzündeki hayvanların çoğunu avladığı için Orion’u öldürmek üzere yollanmıştır. Başka bir masalda ise, Orion’un av tanrıçası Artemis’e karşı uygunsuz davranışlarda bulunur. Bu yüzden akrebin, Artemis tarafından Orion’u öldürmesi için yollandığı söylenmektedir. Orion ve Scorpio, gökyüzünde birbirlerine zıt yönlerde bulunurlar. Biri doğarken biri batmaktadır. Bu sayede onların bir daha savaşmasının engellendiğine inanılır.

Orion, akrep tarafından zehirlendikten sonra sağlık tanrısı Asclepius (Gökyüzünde Ophiuchus takımyıldızı olarak bilinir) tarafından tekrar yaşama döndürülür.

Orion’un ölümü hakkında bir başka masal daha vardır. Orion ve av tanrıçası Artemis evlenmek üzere nişanlanmışlardır. Ancak Artemis’in erkek kardeşi Apollon bu evliliğe karşı çıkmaktadır. Apollon, Artemis’e kötü bir oyun oynamıştır. Artemis çok iyi bir okçudur. Apollon bir gün Artemis’le denizde çok uzakta görünen bir karaltıyı vurup vuramayağı konusunda iddiaya girmiştir. Artemis, tek atışta hedefi kolaylıkla vurmuştur. Ancak, vurduğu hedefin nişanlısı Orion olduğunu öğrenince acı içinde kalmıştır. Bu olaydan sonra Ay tanrıçası Artemis yaşama olan bağlılığını kaybetmiş ve içindeki acıyı dindirememiştir. Bu nedenle, Ay bu kadar soğuk ve hayat içermeyen cansız bir yerdir. Artemis, Orion’un bedenini gümüşten yapılmış Ay arabasına koyarak kendi elleriyle gökyüzüne taşımıştır. Artemis nişanlısı Orion’un yıldızlarının, bulunduğu bölgedeki en parlak yıldızlar olması için özel olarak karanlık bir bölge seçmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePerş. Haz. 14, 2012 9:41 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Hekimlik Tanrısı Asklepios
Tıbbın ve Sağlığın Tanrısı olan Asklepios Apollon’un oğludur. Teselya Kralı’nın kızı Koronis Apollon ile sevişir ve gebe kalır. Apollonun çocuğunu karnında taşırken Arkadya’dan gelen bir yabancı ( İskhys ) ile sevişerek Tanrı Apollonu aldatır.. Bu olayı Apollon'a kutsal kuşu olan karga götürür..Apollon kardeşi Artemis'ten Koronis'i cezalandırmasını ister. Artemis de kadını ve aşığını odun yığınının üzerinde diri diri yanmaya mahkum eder. Ateş okadar büyümüştür ki, o zamanlar bembeyaz bir renge sahip olan karganın tüyleri, ateşin isinden simsiyah bir renk alır.. Koronis yarı yanmış haldeyken Apollon yetişerek çocuğunu Koronis’in karnından alır. Tanrı Apollon bu çocuğuna Asklepios adını vererek eğitimini yaptırması için yarı at yarı insan olan Kheiron’a teslim eder. Asklepios’a hekimlik sanatını Kheiron'dan öğrenmeye başlar. Böylece usta bir hekim olarak yetişir, hekimliğin ve cerrahlığın tüm bilgilerini edinir. Asklepios daima elinde asasıyla dolaşırmış. Bu asa, hekim, hastalarına giderken ona destek olur; asasına yaslanan hekim ondan güç alır; yorulmadan hastadan hastaya koşarak şifa dağıtırmış. Asklepios'un yılanlı asası hekimliğin simgesi ve tıp sembolü olmuştur. Hekimlikte uzmanlaşan Asklepios daha ileriye giderek, ölüleri bile diriltmeye uğraşır. Bu olay şöyle gelişmiştir: Tanrıça Athena, Gorgo canavarı öldüğü zaman bedeninden akan kanı toplamış ve Asklepios’a vermiştir. Gorgo’nun sağ tarafındaki damarlarda zehirli, sol tarafındaki damarlarda şifalı kan varmış. Asklepios bu şifalı kanla ölüleri diriltme yoluna gitmiş. Ancak insanların ölümsüz olması fikri hem Zeus'un iktidarını sarsmış, hem de yeraltının tanrısı Hades'i çok kızdırmış. Ve Hades kardeşini bir şeyler yapması konusunda kışkırtmış, Zeus da Asklepius'un başına bir şimşek fırlatarak onu öldürmüş. Apollon da, Zeus’a yıldırımları bağışlayan Kykloplar’ı öldürerek, oğlunun öcünü almıştır. Bu olayın sonucunda Zeus bir süreliğine Apollon'u yeryüzüne sürdü.
Derler ki o an Asklepius'un elinde reçete yazılı olan kâğıt toprağa düşmüş ve yağan yağmurla üzerindeki yazılar toprağa karışmış. Oradan da her derde deva sarımsak bitmiş. (aynı hikâye Lokman Hekim içinde anlatılır)

Atina'da, Bergama'da, İzmir'de Asklepios adına tapınaklar kurulmuştur. Bergama'da asklepion adıyla bilinen sağlık sitesi antik Yunan dünyasındaki üç büyük sağlık sitesinden biri olarak kabul edilir. Aşağıdaki fotoğrafta Pergamon Asklepion'dan bir görünümdür.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePerş. Haz. 14, 2012 9:42 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Echo ve Narcisus
Echo orman derinliklerinde yaşamını sürdüren çok güzel bir su perisiydi. Öylesine güzeldi ki, görenler dönüp bir daha bakmadan geçemezlerdi yanından.
Echo'nun kötü bir huyu vardı, ne zaman konuşmaya başlasa susmak bilmiyor, aşırı gevezeliği çevresindekileri sıkmaya başlıyordu. Bu kötü huyu yüzünden dillere destan güzelliğine bile gölge düşüyordu.
Echo'nun bitip tükenmek bilmeyen gevezeliği tanrılar tanrısı Zeus'un karısı evlilik tanrıçası Hera'nın sabrını taşırdı ve Echo'nun sadece duyduklarının son kelimesini tekrarlamasını sağlayacak bir büyü yapmaya karar verdi. Böylece Echo, ormanda hep başkalarının en son söyledikleri sözleri tekrar ederek ama hiç konuşamadan günlerini geçirmeye başladı.

Birgün ormanın derinliklerine doğru Narcissus isminde çok yakışıklı, güçlü kuvvetli ama bir okadar da kendini beğenmiş bir avcı süzüldü. Echo, Narcissos'u görür görmez aşık oldu ve takip etmeye başladı. Narcissus herşeyden habersiz ormanın derinliklerinde ilerlerken, Echo onu gözden kaybetmeden, onunla birkaç kelime edebilmek için yanıp tutuşarak ilerliyordu adım adım, ama Hera’nın hain büyüsü yüzünden tek bir kelime bile edemeyeceğini biliyordu... Narcissos Echo'nun bulunduğu bölgeye bakarak arkadaşlarına "orada biri mi var?" diye seslenir. Bu sırada Echo'yu görünce "Merhaba" der. Echo Hera'nın kendisine yaptığı büyüye lanet ederek...aşığının son cümlesini tekrarlamak suretiyle "orada biri mi var? diyebildi. Narcissos söylediklerinin sürekli tekrarlanmasından, konuşmanın böyle sürüp gitmesinden sıkılmış bir halde Echo'dan ve ormandan öfke içinde ayrıldı. Güzeller güzeli su perisi Echo, üzüntüsünden, ne yaparsa yapsın sevdiği adama hiçbir zaman kavuşamıyacağını bilmenin acısından olsa gerek günler ve geceler boyunca kendisini hapsettiği dağda ağladı, ağladı, ağladı ve sonunda taşa dönüştü. Artık sadece duyduğu sözleri tekrar edebiliyordu. ( Günümüzde özellikle dağlardaki ses yankılanmalarına Eko denmesinin sebebi bu mitten gelmektedir. )

Kibirli Narcissus başkalarının onu övdüğü sürece iyi, aksi takdirde ise sadece umursamayarak devam etti yoluna... Olympos'un ihtişamlı tanrıları Narcissus'un yaptıkları ve yaşadığı hayatı yüzünden köpürdüler öfkelerinden zavallı bir ölümlünün bu denli kibirli olmasını cezalandırılmayı hakkettiğine oybirliğiyle karar verip, bir oyun hazırladır.
Güzel bir yaz günü, Narcissus ormanda avlanırken, küçük bir göle ulaştı, susuzluğunu gidermek için eğildiğinde, çok yakışıklı bir adamın aksini "yani kendisini" gördü... heyecanla bu adama dokunmak için suya daldırdı elini, suda hareler oluştu ve akis görünmez oldu... Tanrılar ona orada kalıp kendi görüntüsüne hayranlıkla bakması için büyü yaptıklarından, Narcissus yemeden içmeden kesilip günlerce kendi aksine hayran hayran baktı. Sonunda oracıkta ölüp gidiverdi ve cansız vücudu ölüler ülkesine taşındı.. Bir rivayete göre ise sudaki yansımasına ulaşmak isterken göle düşerek gölün derinliklerinde kaybolmuştur.
Narcissus kendi aksini günlerce büyük bir hayranlıkla seyrettiği yerde de güzel kokulu nergis çiçeği yetişmeye başlamıştır. Narcissos'un bir nergise dönüştüğüne inanılmaktadır.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePerş. Haz. 14, 2012 9:44 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Eros ve Psykhe
Eros annesi Aphrodite gibi dünyaya güzellik ve neşe getirir, insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakar, insanların mutluluklarını yada sonlarını hazırlardı.
Sırtında bir çift kanadı vardı. Bu kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçardı.
Eros'un elinde her zaman okları olurdu. Bu oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine aşık ederdi.
Ve bir gün kendiside bir güzele aşık oldu.
Psyche (Ruh) bir kralın üç kızının en güzeli idi. Gerçekten o kadar güzel, o kadar alımlıydı ki görenler onu Aphrodite sanıyorlar ona tapınıyorlardı.
Aphrodite bir ölümlü ile karıştırılmaktan hiç hoşlanmamıştı. Bu yüzden bir gün oğlu Eros'u yanına çağırdı ve onu dünyanın en çirkin erkeğine aşık ederek cezalandırmasını istedi. Eros annesinin isteğini yerine getirmek için hemen yola koyuldu.
Psykhe'yi bulduğunda, çok gururlu olan ve kimseye aşık olmamakla övünen bu genç kızı, dünyanın en çirkin, en kötü erkeğine aşık etmeye niyetliydi ancak kalbini nişan alarak oku atmak üzereyken Psykhe'nin güzelliği aklını başından aldı. Onu başkasına aşık etmek isterken kendisi aşık olmuştu.
Psykhe'yi alıp sihirli bir saraya götürdü. Bu saray uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş, muhteşem fakat ıssız bir saraydı. Kanatlı güzel delikanlı gece karanlık düştükten sonra kendini göstermeden saraya giriyor ve sevdiği ile buluşuyordu. Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey vardı. Fakat Psykhe'nin tek istediği kendisini deliler gibi seven bu delikanlının yüzünü görmekti. Fakat Eros bunu kabul etmiyordu, gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyordu, akşamları sarayda ateş yada mum yakılmasını yasaklamıştı. Psykhe ne kadar yalvarsa da fayda etmedi.
"Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın" dedi Eros "Beni görmeyi aklından bile geçirme, kim olduğumu yada kimin oğlu olduğumu öğrenme, bilmeden tanımadan beni körü körüne sev..senden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatnı elinden kaçırma."
Psykhe de bunu kabul etmiş.. Eros'u görmeden kim olduğunu bilmeden körü körüne sevmişti. Birlikte çok mutluydular ancak Psykhe'nin kızkardeşleri onların bu mutluluğunu kıskandılar.. Bir gün kardeşlerini ziyarete geldiklerinde ona sevdiği delikanlının dünyanın en çirkin en iğrenç en vahşi görünüşlü adamı olduğunu söylediler. Eğer güzel bir delikanlı olsaydı, sevdiğinden yüzünü gizlemezdi, seni böyle ıssız bir sarayda tutmazdı dediler. Ona gece sevdiği gelmeden önce yanan bir lambanın üzerine vazoyu ters çevirip koymasını söylediler. Böylece Eros uyuduktan sonra vazoyu kaldırıp aydınlıkta onun yüzünü görebilecekti.
Psykhe merakına engel olamayarak kardeşlerinin dediklerini yaptı. Yanan lambayı bir vazonun altına gizleyerek sevdiğini beklemeye başladı. Eros her şeyden habersiz saraya dönmüş kendini sevdiği kadının kollarının arasına bırakmıştı. Kısa sürede uykuya daldı. Psykhe Eros uyuyunca gürültü yapmadan yavaşça yataktan kalktı ve ters çevirdiği vazoyu alarak lambayı eline aldı, yatağa yaklaştığında gördükleri karşısında hayrete düştü. Çirkin ve iğrenç bir erkek görmeyi beklerken genç çok yakışıklı bir erkekle karşılaşmıştı.
Eros'un yakışıklılığı dünyada ki başka hiç bir erkekle kıyaslanamazdı. Yüzü tarif edilemeyecek kadar güzel bu delikanlıyı görünce Psykhe'nin ona duyduğu aşk daha da arttı..sevdiğini alnından öpmek için eğildiğinde elindeki tabağı düz tutamadığından içinde fitil bulunan lambanın kızgın yağından bir damla Eros'un çıplak omzuna damladı. Eros duyduğu acıyla sıçrayarak uyandı. Sevgilisinin kendisini dinlemeyip yüzünü görmek için ona oyun oynadığını anlayınca hemen kanatlarını açıp uçarak oradan uzaklaştı. Eros'un gitmesiyle Psykhe için yaptığı büyülü sarayda bozuldu. Psykhe üzüntüden ne yapacağını bilmez olmuştu. Hatası yüzünden dünyada her şeyden çok sevdiği kişiyi kaybetmenin acısıyla yollara düştü Sevdiğini tekrar bulma ümidiyle tüm dünyayı dolaştı, sayısız yerler gezdi ama bir türlü Eros'un izine rastlayamadı.
Nihayet dolaşmaktan bitkin bir halde Aphrodite'in sarayının kapısını çaldı. Onun kendisine acıyıp oğlunun yerini söyleyebileceğini düşünmüştü ancak Aphrodite ona yardım etmek bir yana onu bir köle olarak çalıştırmaya başladı.
Zavallı Psykhe sevdiğine ulaşabilmek için buna da razı oldu ve tek kelime dahi etmeden kendisine emredilen her şeyi yaptı. Eros için her türlü acıya katlanmaya razı oldu.
Nihayet bir gün Eros'un yanan omzu iyileşti ve kendisine bu kadar yürekten bağlı olan sevgilisinin kaderini değiştirmek için Olympos'a gitti. Zeus'un ayaklarına kapanıp Psykhe'nin kurtarılması ve kendisine eş olarak verilmesi için yalvardı. Zeus onun tüm isteklerini kabul ederek Hermes'e Psykhe'nin Olympos'a getirilmesini emretti.
Psykhe tanrılar katına getirildi ve orada hayatta her şeyden daha çok sevdiği erkekle evlenerek çok mutlu bir hayat sürdü.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePerş. Haz. 14, 2012 9:45 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Hero ve Leandros
Antik çağda "Hellaspontos"un Avrupa kıyısında ( Çanakkale Boğazı ), Sestos kentinin surları arasında Tanrıça Aphrodite için yapılmış büyük bir tapınak bulunmaktaydı. Bu tapınakta ibadet eden rahibe Hero'nun güzelliği ile dillere destan olmuştu. Öyleki Rahibe Hero'yu görenler onu Aphrodite'nin kendisi zannederlerdi. Bu genç rahibenin güzelliği kadar alçak gönüllü olmasından dolayı Tanrıça Aphrodite bu kızı kıskanmak bir yana onu çok severdi.
Sestos'ta her sene ilk baharın gelişi ile birlikte şenlikler düzenlenir çevre illerden insanlar buraya gelir Aphrodite tapınağını ziyaret ederlerdi. Böyle bir şenlik gününde Leandros adında yakışıklı bir genç Aphrodite Tapınağındaki ayine katılmıştı. Abydos'lu olan Leandros getirdiği hediyeleri sunmak üzere mihraba yaklaştığında güzel rahibe Hero'yu görünce aklı başından gitti adeta, daha ilk bakışta ona aşık olmuştu. Ayin boyunca gözlerini güzel rahibeden ayıramamıştı. Sanki karşısındaki Aphrodite'in ta kendisiydi.
Leandros gün batıncaya kadar mabedinin bir köşesinde bekledi. Ziyaretçiler bir bir mabedi terk edince yavaşça mabetde tek başına kalan Hero'ya yaklaştı. Rahibe genç delikanlıyı görünce ürkerek geri kaçtı. Ama Leandros onu durdurdu. Ve oracıkta mihrabın önünde Hero'ya duyduğu aşkı dile getirdi.
O günden sonra Leandros Hero'nun tüm itirazlarına rağmen her gün mabede gelip genç rahibeye duyduğu aşkı anlattı. Hero defalarca ona bir rahibe olduğunu ve böyle bir aşka karşılık veremeyeceğini söylediyse de Leandros pes etmedi. Duyduğu sevgi öylesine büyüktü ki bir gün mutlaka hak ettiği karşılığı alacağına inanıyordu. Ve tüm çabaları ısrarları sonunda arzusuna kavuştu. Hero da onu seviyordu ancak aralarında büyük bir engel vardı. Hero deniz sahilinde ıssız bir kalede yaşlı bir kölenin kontrolü altında yaşıyordu, üstelikle Leandros'un yaşadığı şehirle aralarında denizde vardı. Ama Leandros aşkı uğruna herşeyi yapmaya hazırdı..buna gece karanlığında yüzerek denizi geçmekte dahildi.
O akşam yaşadığı şehre geri döndüğünde sahile inerek denizi seyretti, gözleri ile karşı kıyıdaki kaleyi arıyordu. Bu sırada rüzgar şiddetini artırmış, bulutlar ayı ve yıldızları kapatarak ortalığı karanlığa boğmuştu.Issız kalede köle ile birlikte oturan Hero endişe ile dışarıyı izliyordu. Bir ara yaşlı kadına dönüp;
"Bu korkunç gecede kim bilir kaç balıkçı yolunu bulup evine dönemeyerek kendisini bekleyen karısının çocuklarının boynunu bükük bırakacak" dedi "Bence karanlıkta yolunu kaybeden denizcilere yol göstermek, onları felaketten kurtarmak için kalenin üstüne bir meşale yakarsak Aphrodite'yi de sevindirmiş oluruz"
Bu sözlerle yumuşayan yaşlı kadın yerinden kalkıp bir meşale yaktı ve kalenin tepesine kolayca görülebileceği bir yere koydu. Esen rüzgar onu canlandırdı alevi daha da yükseldi ve etrafı aydınlattı.
Hero heyecanla dışarıyı seyrederken duyduğu bir sesle kalbi küt küt atmaya başladı. Denize doru baktığında dalgalarla boğuşan birini gördü bu Leandros'tan başkası olamazdı..onu yaşlı köle de görmüştü. Aşağı inip delikanlıya kıyıya çıkabilmesi için yardımcı oldu ve onu rahibenin odasına götürdü.
Leandros yorgunluktan bitkin ama sevdiğini tekrar görmekten mutlu bir halde genç rahibeye sarıldı. Yaşlı köle buna çok şaşırmıştı ancak onlara engel olmadı. O günden sonra Leandros her gece Hellespostosu yüzerek geçiyor sevdiğine ulaşıyordu. Günler haftalar aylar geçti ve güzel yaz günleri geride kaldı ve kışa yaklaştılar. Deniz eskisi gibi sakin ve sıcak değil, dalgalı ve soğuktu. Hero her gece yüzerek boğazı geçen Leandros için endişelenmeye başlamıştı bu yüzden ona bir süre birbirlerini görmemeleri gerektiğini söyledi. Bahar gelinceye kadar ayrı kalmaları gerekiyordu. Kışın boğazı yüzerek geçmek çok tehlikeliydi.
Leandros her ne kadar istemese de sevdiğinin bu isteğine boyun eğdi. Ve bahara kadar gelmeyeceğine dair ona söz verdi. Ama bu ayrılığa sadece bir kaç gün dayanabildiler. Leandros Hero'nun yolladığı özlem dolu mektubu okuyunca daha fazla dayanamayarak hiç düşünmeden kendini azgın dalgaların kucağına attı ve bir an evvel sevdiğine kavuşabilme arzusu ile dalgalarla boğuşmaya başladı. Fırtına arttıkça artıyor dalgalar daha da aşılmaz bir hal alıyordu. Hero'nun yaktığı meşale şiddetli rüzgarlardan sönerek ortalığı karanlığa gömdü. Heyecan içinde Leandros'un yolunu gözleyen Hero, yaşlı köle uyuduktan sonra gizlice sahile indi ancak orada dalgaların kıyıya attığı sevdiğinin ölüsü ile karşılaştı. Bu acıya dayanamayan Hero sevgilisine sarılarak kendini öldürdü.
Kasabalılar bu haberi duyunca yas elbiselerine bürünüp kaleye geldiler ve iki sevgilinin cenaze törenine katıldılar.Onları deniz kıyısında aynı mezara gömdüler ve Onların anısına boğazın azgın sularına güzel kokulu çiçekler attılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePerş. Haz. 14, 2012 9:47 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

Kassandra ve Apollon
Truva'nın son kralı Priamos ve Hekube'nin güzel kızı olan Kassandra'nın ikiz kardeşi Helenon ve diğer kardeşleri Hektor ile Paris'tir. ( üstteki vazo resminde Paris ve Kassandra görülmektedir. )
Kassandra geleceği önceden bilmek ve rahibe olmayı çok arzuluyordu. Tanrı Apollon görür görmez bu güzel kızdan çok etkilendi ve ona bir teklif sundu; Kassandra onunla birlikte olursa ona geleceği görme yeteneği verecekti. Kassandra bu teklifi kabul etti. Apollon, Kasandra' nın ağzına tükürdü ve Kasandra geleceği görme yeteneğine sahip oldu.( Anadolu' nun pek çok yöresinde büyüklerdeki iyi hasletlerin küçüğe geçmesi için de aynı ritüel uygulanmaktadır.) Ama Apollon ile birlikte olmadı. Bakire bir rahibe olma isteği Apollon'a verdiği sözden daha ağır basmıştı. Bir rivayete göre de aslında en başından beri Apollon ile birlikte olmaya niyeti yoktu, sadece geleceği görme yeteneği almak için Apollon'u kandırmıştı. Apollon bu duruma çok sinirlendi ve Kassandra'yı lanetledi. Lanete göre; Kassandra geleceği görecek ama kimseyi buna inandıramayacaktı. Ve asıl ağır darbe; asla rahibe olamayacaktı. Tam tersine bir kadın olarak aşağılanacaktı. Gerçekten de öyle oldu. Truva Savaşı'nı ve savaşın sonucunu görmesine rağmen kimseyi gördüğü şeylerin yaşanacağına inandıramadı.

Çaresizlikle savaşın başlamasını ve bitmesini izlemek zorunda kaldı. Olacakları bilmene rağmen onları engelleyememek ne acı bir duygudur. Dahası, Agamemnon tarafından esir edildi ve onun cariyesi olmak zorunda kaldı. Bu rahibe olma hayali kuran bir genç kız için yaşanabilecek en kötü kaderdi. Ama belki kaderin cilvesi olarak bu yaşadığı durum yine bir kadın tarafından sonlandırıldı. Truva'ya savaşmaya giden Agamemnon'un karısı boş durmamıştı. Aşığı ile kocası ülkeye döndüğünde onu öldürmek için bir plan yaptı.
Büyük bir zafer kazanmış olarak Kassandra ile ülkesine dönen Agamemnon'un gemisi karısının görevlendirdiği askerler tarafından Yunanistan açıklarında durduruldu. Agamemnon, aralarında Kassandra'nın da bulunduğu cariyeleri ve Agamemnon'u savunan askerler öldürüldü.
Psikolojide, geleceğe dair başkalarını uyarmasına ve doğruları söylemesine rağmen kimseyi kendine inandıramama durumuna Kassandra Kompleksi ismi verilmektedir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePerş. Haz. 14, 2012 9:48 am

[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]

PYRAMOS ve THISBE
Yaşadığı dönemin en yakışıklısı olan Pyramos ile tüm güzelleri gölgede bırakacak güzelliğe sahip olan Thisbe, Semiramis'in saltanat sürdüğü ülkede birbirlerini seven iki gençti. Aynı mahallede , yan yana evlerde doğup büyümüşler daha çocuk yaşlarda birbirlerine gönül vermişlerdi. Yetişkinliğe eriştiklerinde evlenmeye karar verdiler ancak aileleri buna izin vermedi. Onları bir çift olarak uygun görmüyorlardı. Ve görüşmelerine engellemeye çalıştılar ama iki sevgili ne yapıp edip buluşmanın bir yolunu buldular.Evleri ayıran duvarda küçük bir yarık vardı. Bu yarığı ikisinden başka kimse bilmiyordu. Her gün aynı saatte orada buluşur gizlice o yarıktan doğru konuşur birbirlerine güzel sözler fısıldar aşklarına karşı çıkan ailelerinden yakınırlardı. Bir gün birlikte kaçmaya karar verdiler. Ayrı ayrı evlerinden çıkıp Ninus'un mezarının başında buluşmaya karar vermişlerdi. Buluşacakları gece Thisbe gizlice evden kaçtı ve uzun bir yürüyüşün ardından Ninus'un mezarına ulaştı ve kararlaştırdıkları gibi Pyramos'u ağacın altında beklemeye başladı. Fakat tam o sırada ağaçların arasından ağzında henüz parçaladığı bir hayvanın kan lekesiyle dişi bir aslan ortaya çıktı. Thisbe korkuyla uzaklaştı ve yakındaki bir mağaraya gizlendi, kaçarken başındaki tülü düşürmüş ancak geri dönüp almaya cesaret edememişti. Aslan derede su içtikden sonra tekrar ormana dönüyordu ki yerde Thisbe'nin eşarbını gördü ve kanlı dişleriyle parçaladı.
Buluşma noktasına biraz geç gelen Pyramos aslanın yerde bıraktığı izleri görünce içine bir korku düştü ardından sevdiğinin parçalanmış kanlı tülünü fark etti ve korkusu acıya dönüştü. Göz yaşları içersinde Thisbe'nin tülüne sarıldı, sevdiğinin acı ölümü onu kahretmişti. Bu acıya dayanamayarak bıçağını çıkardı ve sevdiğine kavuşabilme umuduyla bıçağı tam göğsüne sapladı , kanı yere aksın diye ölmeden bıçağı geri çıkardı.
Thisbe korkudan titremesine rağmen Pyramos'u daha fazla bekletmemek için yavaşça mağaradan çıktı ve ağacın olduğu yere gitti. Orada sevdiğini görmeyi umarken onun kanlar içindeki vücudunu görünce aklı başından gitti Sevgilisine sarılıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı ama artık Pyramos için çok geçti. Thisbe önce kanlı bıçağı ardından da parçalanmış tülü gördü. Sevgilisinin onun aslan tarafından öldürüldüğünü zannedip kendisini öldürdüğünü anlamıştı. Yerdeki kanlı bıçağı alıp sımsıkı sapına yapıştı. Eğer Pyramos sevgisi uğruna ölümü göze aldıysa oda alacaktı. Bıçağı havaya kaldırıp hızla göğsüne sapladı, cansız vücudu Pyramos'un vücudunun üzerine kapanmıştı. Tanrılar bu iki sevgilinin başlarından geçenlere üzülerek onların aynı yerde yatmalarına hiç değilse ölümde birlikte olmalarına müsaade ettiler.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
DjShArK
Admin
Admin
DjShArK


Mesaj Sayısı : 444
TS İtibarı : 15
Kayıt tarihi : 09/06/12
Yaş : 31
Nerden : Mordor

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimeC.tesi Haz. 16, 2012 9:11 am

Ellerine sağlık, değerli moderatörüm. Harika olmuş Wink.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://tozlusayfalar.yetkin-forum.com
anılakbıyık
Moderatör
Moderatör
anılakbıyık


Mesaj Sayısı : 442
TS İtibarı : 8
Kayıt tarihi : 11/06/12
Yaş : 33
Nerden : Massive Dynamıc

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimeC.tesi Haz. 16, 2012 9:26 am

Rica ederim. Devamı olacaktır Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ridersofrohan
TS Üye
TS Üye
ridersofrohan


Mesaj Sayısı : 125
TS İtibarı : 2
Kayıt tarihi : 13/06/12
Yaş : 28
Nerden : Sivas

Mitolojik Öyküler Empty
MesajKonu: Geri: Mitolojik Öyküler   Mitolojik Öyküler Icon_minitimePaz Haz. 17, 2012 5:05 pm

Teşekkürler Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mitolojik Öyküler
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mitolojik Galeri
» Kayıp Öyküler Kitabı 2
» Kayıp Öyküler Kitabı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Tozlu Sayfalar :: TS Forum: Fantastik Evren :: Mitoloji-
Buraya geçin: